Uyuşmazlık evresinde taraflar arasında sözsel olarak ortaya çıkan görüş ayrılıkları süreç içerisidne taraflardan biri ve/ya her ikisinin kendi ulusal-uluslararası kamoyları önünde tartışılmaya başlandığında kitle iletişim araçları uyuşmazlık konusunu taraflar arasında gerginliği tırmandıracak şekilde gündemde tartışmaya ve sansasyonel boyutuyla işlemeye çalışır. Medyanın uyuşmazlıkla bu denli ilgilenmesi bir süre sonra siyasi karar alıcıların hareket sahalarını daraltacak ve karar almalarını zorlaştıracak bir etki yaratır. Siyasi karar alıcılar medyanın baskısına daha fazla karşı koyamayarak tutumlarını sertleştirebilirler; bu ise çatışma evresinden kriz evresine geçiş demektir….
Bazı durumlarda ise siyasi karar alıcılar dış politikada ve/ya ilgili konuda yürüttükleri müzakerelerde ulusal kamuoylarının desteğini yanlarında görmek için basını kanaat oluşturucu bir araç olarak ullanmaya yönelebilirler…
1955 yılındaki 6-7 Eylül 1955 olayları…
1996 yılında yaşanan Kardak Kayalıkları uyuşmazlığında her iki ülke medyasının oynadığı kışkırtıcı rol bu açıdan önemli örneklerdendir…