Eylemsizlik / Karşılık Vermeme
Çatışma durumundan krize dönüşecek evrede saldırgan tarafın sözsel – eylemsel durum alışı / tetikleyici davranışı savunmacı tarafın açık ve kararlı bir karşılık vermemesine neden olabilir. Savunmacı taraf çeşitli gerekçelerle saldırgan eyleme karşı bir tepki göstermeyerek krizi tırmandırmamayı tercih edebilir. Bu durum kimi zaman asimetrik bir güç dengesinin sonucu olabileceği gibi savunmacı tarafın gerekli hazırlıkları ve kararlı bir tepkiyi organize edebilmesi bakımından ihtiyaç duyduğu zaman kazanma amacını da taşıyabilir.
Bununla birlikte savunmacı tarafın eylemsiz kalması saldırgan tarafın daha güçlü ve ısrarlı bir pozisyon kazanmasına da olanak tanıyabileceğinden riskli bir tercihtir. Tetikleyici söz/eyleme karşılık vermeyen, direnç göstermeyen taraf statü ve/ya statükonun kendi aleyhine değiştirilmesini [geçici de olsa] kabul etmiş olur. Ancak krizin seyri içerisinde savunmacı tarafın karar alıcılarının yeni bir tepki üretmeleri ve uygulamaları her zaman için vardır.
Türkiye’nin dış politika krizlerine ilişkin örnekler arasında eylemsizlik örneğine rastlanmamıştır.
Bu duruma en yakın sayılabilecek krizler olarak Türkiye’nin ABD ile yaşamış olduğu dış politika krizleri örnek verilebilir. Ancak 1964 Johnson Mektubu Krizi’nde Türkiye tepkisini siyasi olarak göstermiştir. Görüşlerini ve tepkisini ABD Başkanı Johnson’a yazmış olduğu cevabi mektubunda Başbakan İnönü açıkça ifade etmiş ve Kıbrıs krizindeki duyarlılığımızı ve siyasamızı açıklamıştır.