Siyasal karar alıcı temel değer ve önceliklerine yönelik bir risk, tehlike, tehdit veya saldırı olarak algılamış olduğu bir davranışı, gelişmeyi krizin tetikleyicisi olarak değerlendirebilir. Bu tetikleyici gelişmenin doğrudan doğruya siyasal karar alıcının kendi ülkesine yönelik olması gerekmez. Dolayısıyla karar alıcının önemsediği, ittifak ilişkisi içerisinde olduğu, anlaşmalarla karşılıklı sorumluluk üstlenmiş olduğu bir başka ülkeye karşı gerçekleşebilecek bir meydan okuma ve durumsal değişiklik söz konusu olduğunda karar alıcı bu gelişmeyi kriz olarak kabul eder. Eğer söz konusu durumsal değişiklik ve/ya meydan okumanın askeri şiddet içeren araç ve yöntemlerle olması durumunda “dolaylı şiddet” içeren bir tetikleyiciden söz edilir.
Brecher ICB Projesinde dolaylı şiddet içeren tetikleyici eylemlere dost ve müttefik bir ülkede isyan çıkartılmasını, dost ve/ya müttefik bir ülkenin askeri şiddet içeren saldırıya uğramasını örnek olarak göstermektedir.
Türkiye’nin dış politikasındaki krizler özelinde değerlendirildiğinde aşağıdaki örnekler verilebilir;
1991 yılında Ermenistan’ın Nahçivan’ın özerk statüsünü ve toprak bütünlüğünü ihlal ederek saldırması;
1958 yılında Irak’ta meşru hükümete karşı girişilen darbe;
1964, 1967 ve 1974 yıllarında Kıbrıs’ta Türk Toplumuna ve Kıbrıs Cumhuryeti’ne yönelik saldırı ve darbe girişimi