Düşmanca ilişkilerin ve/ya uyuşmazlık halinin süreklilik arzettiği, doğrudan iletişim kanallarının işlemediği durumlarda taraflar bir diğerinin her türden hazırlık ve eylemini güvenlik kalıpları içerisinde değerlendirmeye başlayabilirler. Böylesi bir durumda tarafların özellikle sınır bölgelerinde yapacakları askeri hazılık ve tatbikatlar diğer tarafça saldırgan bir askeri hazırlık olarak yorumlanabilmektedir. Bu durumda sürpriz bir saldırı ile karşılaşmamak düşüncesi ile savunmacı taraf da asker hazırlıklarını arttırmaya yönelebilmektedir.
Sonuçta askeri hareketliliğin her iki tarafta da artış göstermesi çatışma – savaş riskini tırmandırmaktadır. Tırmanan askeri hazırlık ve savaş ihtimali taraflardan herhangi birinin önleyici/önalıcı bir saldırı başlatmasına yol açabilir.