Tekrarlayan Kriz [Protracted Crisis / Crisis in Protracted Conflict]
Zamansal olarak süreç içerisinde kriz niteliği taşıyan, durağanlaşan, sonra yeniden tırmanma eğilimi gösteren kriz türüdür. Krizi sona erdiren girişimler sonrasında krize neden olan olaylar, genel olarak sorun ortadan kaldırılmadığı için taraflar soruna ilişkin hak ve çıkarlarının sürdüğünü göstermek için zaman zaman kontrollü bir şekilde krizi tırmandırarak kendilerince uygun çözümü dayatmak isteyebilirler. Krize neden olan uyuşmazlık noktası üzerinde tarafların yeni bir statü kurmaları ve anlaşmalarıyla kriz ortadan kaldırılabilir.
Tekrarlayan krizler aynı zamanda taraflar arasında sürmekte olan bir uyuşmazlık-çatışma içerisinde yeniden tırmanma potansiyelini içlerinde barındırdıklarından literatürde “tekrarlayan çatışma içinde kriz” / protracted crisis olarak tanımlanmaktadırlar.
Türkiye’nin taraf olduğu dış politika krizlerinden bazıları bu sınıflandırma içerisinde değerlendirilebilir; Örneğin Ege Denizi’ne ilişkin uyuşmazlıklar ve Kıbrıs uyuşmazlığı içerisinde ortaya çıkan krizler bu türden krizlerdir. Doğası gereği tekrarlayan krizler aynı uyuşmazlık-çatışma konusunda fakat birbirinden görece bağımsız herhangi bir olay ile yeniden tetiklenerek kriz özelliğine sahip olabilirler. Bu niteliği ile bakıldığında 1963-1964, 1967, 1974, 1997 ve 2003 Kıbrıs krizleri Kıbrıs uyuşmazlığının bir parçası olarak gündeme gelmişlerdir. Aynı şekilde 1973-1976 kıta sahanlığı, 1974-1980 NOTAM-FIR, 1981 Limni, 1987 kıta sahanlığı, 1996 Kardak krizleri Ege Denizi’nde Türkiye ile Yunanistan arasındaki uyuşmazlığın bir parçası olarak ortaya çıkmıştır.